Çektiği bir belgesel ile bir şehrin kaderini değiştirdi
Ömrünü belgesel sinemaya adayan, Türk belgesel sinemacılığının ustası olarak gösterilen ve 2004 yılında vefat eden, “Altın Portakal” başta olmak üzere birçok ulusal ve uluslararası ödül alan Suha Arın, vefatının 16. yılında yâd ediliyor.
UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve “En iyi korunan 20 kent” arasında bulunan Safranbolu’da, 1976 yılında Altın Portakal ödüllü “Safranbolu’da Zaman” belgeselini çeken Arın, tarihi ilçenin koruma altına alınmasına büyük katkı sağladı.
Arın, başta “Safranbolu’da Zaman” olmak üzere, “Ayasofya”, “Kapalıçarşı’da 40 Bin Adım”, “Tahtacı Fatma”, “Dünya Durdukça”, “Hüseyin Anka ile Sinan’ı Yeniden Yorumlamak” ve “Topkapı Sarayı” gibi belgesellere imza atarken; Yalçın Yelence, Nesli Çölgeçen, Cemal Karman, Kemal Sevimli gibi pek çok sinemacı, yönetmen, gazeteci, akademisyen ve televizyoncunun yetişmesine de katkı sağladı.
İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara’da tamamlayan Arın, 1965’te ABD’ye giderek Washington D.C. Howard Üniversitesi’nde “Sinema Televizyon Yapımcılığı ve Yönetmenliği” alanında lisans, Amerikan Üniversitesi’nde “Kitle Haberleşmesi-Hükümet ve Kamu Enformasyonu” dalında ise yüksek lisans eğitimi aldı.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksekokulu, Mimar Sinan, İstanbul, Uluslararası Amerikan Üniversitesi, Liverpool John Mooresy, Beykent, Marmara, Maltepe ve Yeditepe Üniversitelerinde ders veren Suha Arın, 1967-1973 yıllarında Amerika’nın Sesi Radyosu’nda Washington Muhabiri, Uluslararası Sinema TV Merkezi ve TRT Washington Muhabiri olarak görev yaptı.
40 yılda 50 belgesel
40 yıllık meslek hayatında “Belgesel sinema evrensel mesaj taşımalı” tezini savunan Arın, 1964’te “Trafik Emniyeti”, “Başkent Ankara”, 1968’de “Pride-Gurur”, 1974’te “Hattiler’den Hititler’e”, “Sessiz Emekçiler”, “Affın Ardından”, 1975’te “Kaygı Kuyuları”, “Bir Yuva Dağılıyor”, “Midas’ın Dünyası”, 1976’da “Safranbolu’da Zaman”, 1977’de “Urartu’nun İki Mevsimi”, “İstanbul’un Çağırdığı Su”, “Likya’nın Sönmeyen Ateşi”, 1978’de “Yörük Elif”, 1979’da “Tahtacı Fatma”, 1980’de “Kapalıçarşı’da 40 Bin Adım”, “Aşık Ali İzzet Özkan”, “Cemal Reşit Rey”, 1981’de “Dolmabahçe ve Atatürk”, 1983’te “Anadolu’nun Petrol Yolu”, “Kula’da Üç Gün”, 1984’te “Kariye”, “Anadolu’da Konutun Öyküsü”, 1985’te “Camın Teri”, Hasan Özgen ile birlikte “Fırat Göl Olurken”, 1986-1988’de “Eski Evler Eski Ustalar”, “Dünya Durdukça-Mimar Sinan”, 1989’da “Mimar Sinan’ın Anıları”, 1990’da “Hüseyin Anka ile Sinan’ı Yeniden Yorumlamak”, 1991’de “Topkapı Sarayı”, “Ayasofya”, 1996’da Hakan Aytekin ile birlikte “Altın Kent İstanbul”, 1997’de “Kıbrıs’ta Bir Özgürlük Anıtı”, “Denktaş’ın Fotoğrafları” ile 2000’de “Küçük Asya’nın On Rengi-Türkiye Film Yapım Kılavuzu” belgesel filmlerini çekti.
Çekimde kullandığı malzemeleri Safranbolu’da sergileniyor
Çok sayıda ulusal ve uluslararası ödüle layık görülen Arın, 1977’de “Safranbolu’da Zaman” belgeseliyle 14. Antalya Film Festivali’nde “En İyi Kısa Metrajlı Film” dalında Altın Portakal Ödülü aldı. Arın, 1978’de çektiği “Urartu’nun İki Mevsimi” belgeseliyle “Sedat Simavi Vakfı Kitle Haberleşmesi Büyük Ödülü”nü alırken, 1979’da “Tahtacı Fatma” belgeseli 3. Uluslararası Balkan Film Festivali’nde birincilik ödülüne layık görüldü.
“Kapalıçarşı’da 40 Bin Adım” belgeseliyle Viyana Turizm Filmleri Yarışması’nda “Jüri Şeref Ödülü”nü alan Arın, ayrıca 1998’de İFSAK Yılın Sinema Ödülü ile yine aynı yıl TÜRSAK ve Tarih Vakıfları Emek Ödülü, 2000’de ise Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı Aziz Nesin Emek Ödülü aldı.
Arın, 1 Şubat 2004’te tedavi gördüğü İstanbul Haseki Kardiyoloji Enstitüsü’nde hayatını kaybetti.
Suha Arın’ın belgesel çekimlerinde kullanmış olduğu kameralar, lensler, kayıt cihazları ve kitaplardan oluşan materyaller, Dünya Kültür Mirası listesine alınmasında büyük katkıları olan Safranbolu’daki Tarihi Cezaevi’nde açılan “Suha Arın Kültür ve Sanat Merkezi”nde sergileniyor.
Bir ilçenin kaderini değiştirdi
Araştırmacı- Yazar Aytekin Kuş, Arın’ın 1976’da çektiği “Safranbolu’da Zaman” belgesel filminin Safranbolu’nun yerel, ulusal ve evrensel boyutta tanınmasına, Dünya Miras Listesi’ne alınmasında büyük bir payın sahibi olduğunu ifade ederken; “Belgesel sinemacılıkta bilgi, belge, bellek, bilinç bir araya geldiği vakit geçmişi geleceğe taşıyan örnekler çıkar. “Safranbolu’da Zaman” belgesel filmi de önce yurdumuzda daha sonra Avrupa’nın çeşitli kentlerinde izlendiğinde, Safranbolu’nun olağanüstü görüntüsü ve Suha Arın Bey’in senaryoya renk verdiği, kaygı, ağıt ve tarihin derinliklerinde yitirilmekte olan bir kentin son çığlıkları şeklindeki yaklaşımları, Safranbolu’ya önce yurdumuzun ve daha sonra da dünyanın sahip çıkmasıyla taçlandı” dedi.
Suha Arın’ın Safranbolu’ya yaptığı hizmetleri taçlandırmak adına vefa duygusunu gösterdiklerini de aktaran Aytekin Kuş, şunları kaydetti; “Bunlardan birisi 2001 yılında bir meydana Suha Arın’ın isminin verilmesidir. Daha sonra da Mektepçiler Evi’nde 2009 yılında Suha Arın Müzesi açıldı, ardından o müzenin daha gezilebilir, daha hareketli bir ortama taşınması gerçekleşti ve müze Tarihi Cezaevine taşındı.”